resadiyem
  DEYiMLER
 

DEYİMLER

 

-A-

Ağrımadık başa çaput dolamak: Gereksiz yere herhangi bir işe karışmak.

 

Alafını suyunu kesmek: Bir insanı zor durumda bırakmak, gelirini kesmek.

 

Aldırayaz olmak: Korumasız olmak, her tarafa açık olmak.

Ali kıran baş kesen olmak: Acımasız olmak, zulüm etmek.

 

Alt tekneye oturmak: Bir işten zararla çıkmak, maddi varlığını kaybetmek.

 

Alt tekneye oturtmak: Bir kişiyi maddi zarara sokmak, güçsüz kılmak.

 

Anası soğan, babası sarmısak olmak: Toplumdaki beğenilmeyen insanları küçük düşürmek için söylenen söz.

 

Anan kıçına kil çalsın: Çocuksu davranışlarda bulunan insanlar için söylenen bir söz.

 

Anasını yiyip, danasını öğlelik götürmek: Aç gözlü ve obur olmak.

 

Arabanın gıcılayan tarafına binmek: Çıkarına göre hareket etmek.

Arabası gıcılamak: Sözü geçmek, nüfuz sahibi olmak.

 

Arpa ekip darı biçmek: Bir işten bekleneni alamamak; umduğunu bulamamak.

 

Ay ışığında kaz gütmek: Yapılan işin bilinçli yapılmaması.

 

-B-

Bacakları çarpana çalmak: Korkudan, heyecandan titremek.

Behni dölü olmak: Gayrimeşru çocuk olmak.

 

Beste gitmek: İddiaya gitmek, iddialaşmak.

 

Bılh olmak: Meyvelerin iyice olgunlaşması.

 

Bir yumurtayı dokuz kişiyle yuvarlamak: Çok adamla az iş görmek.

 

Bön bön bakmak: Aptal aptal bir şeye bakmak.

 

Bulaşığı yalaşığı yıkamak: Yapılacak işi bitirmek.

 

Bulgur unu gibi dağılmak: Birlik ve beraberliğin bozulması.

 

Büğelek tutmak: Heyecanlı ve telaşlı olmak.

 

-C-

Cascavlak bırakmak: Bir insanın elindekileri alarak, zor durumda bırakmak.

 

Cascavlak kalmak: Varlığını kaybetmek.

 

Ceniğe gitmek: Cinsel ilişkide bulunmak.

 

Cılkı çıkmak: İşten bekleneni alamamak.

 

Cücük çıkarmak: Yapılamayacak bir işi becermek

 

Cücük çıkarttırmamak: İş yaptırmamak; işi yapmaya fırsat vermemek.

-Ç-

Çam kadı, pelit müftü: Bir işin kimin yaptığının belli olmaması.

 

Çecikleri gevşemek: İstek duymak, inattan vazgeçmek.

 

Çocuk yiyip oyuna, çoban yiyip koyuna gitmek: İş yaparken herkesin ayrı baş çekmesi.

Çör çökelek olmak : Yapılan bir işte emeklerin boşa gitmesi.

 

Çöreği büyük olmak: Varlıklı olmak.

 

 

-D-

Daldasına almak: Herhangi birisini koruması altına almak.

 

Daldasına sığınmak: Birisinin korunmasına ihtiyaç duymak.

Dan dan ötmek: Gereksiz konuşmak, gevezelik etmek.

 

Danalar gibi böğürmek: Aşırı bir acı karşısında duyulan feryat.

 

Danalı inek gibi geriye bakmak: Bir yerden ve birisinden isteksiz ayrılmak.

 

Darını almak: Zorda kalan birine yardım etmek.

 

Değirmen çakıldağı gibi dönmek: Gereksiz yere boş boş konuşmak; gevezelik yapmak.

 

Değirmen gibi yelmek: Durmadan koşmak.

 

Değirmene gidip gözü domuzlukta olmak: Kötü niyet taşımak.

 

Derosu gelmek : Bir işin yapılabileceği kıvama gelmesi.

 

Derosuna gitmek:Herhangi bir kötü durumun başkasının başına gelmesini istemek.

 

Dip gibi soyulmak:Çırılçıplak olmak.

 

Don yağı gibi oturmak:Hiçbir şeye karışmadan hareketsiz kalmak.

 

Dövenin dışında dönmek:Herhangi bir işe karşı ilgisiz kalmak.

 

 

-E-

Ele güne caris olmak : Herkese rezil olmak.

Eli amarat tutmak : Bir iş yapma becerisine sahip olmak.

 

Elinin ettiğini ayağı duymamak : Çok gizlice ve beceriklice iş başarmak.

 

Elliği erimek : Kişinin bekleyiş içinde olması, ancak elde edememesi.

 

Emeği sağdıç emeğine dönmek: Yapılan işten sonuç alamamak.

 

Esamesi okunmamak : Adı sanı unutulmak.

 

Eşek kaçtı palan düştü : Gerçeğin ortaya çıkması.

 

Eten gibi dolanmak : Herhangi bir işin peşini bırakmamak.

 

-F-

Feyli bozulmak : Kötü niyete yönelmek.

Feyli bozuk olmak : Kötü niyet taşımak.

 

Fosurdamaya başlamak : Sinirli bir şekilde solumak.

 

 

-G-

Gara gadalarını almak: Her türlü belanın kendine gelmesini istemek.

 

Garametli olmak: Talihsiz olmak.

Garez gütmek: Kin beslemek.

Gavil oynamak: Bahse girmek.

Gavil tutmak: Bahse girmek.

Gelin ayağından, çoban dayağından belli olmak: Bir şeye uğurlu gelmek.

 

Gelinlik etmek: Saygı duymak, sesli konuşmamak.

 

Gelin ocağa, ocak bucağa geçmek: Bir işin yapılmasında beceriksiz olmak.

 

Gıcırı bükme geçinmek: Zoru zoruna geçinmek.

 

Gıcırı bükme iş yaptırmak: Zoru zoruna iş yaptırmak.

 

Gıdım gıdım harcamak: İdareli harcamak, tutumlu olmak.

 

Gıdım gıdım yemek: İdareli harcamak, tutumlu olmak.

 

Gına gelmek: Usanmak, bıkmak.

 

Gidiği olmamak: Maddi yönden güçsüz olmak.

 

Göden cücüğü gibi ötmek: Çaresiz kalmak; imdat dilemek.

 

Göferini harcamak: Olanca gücünü tüketmek.

Gözleri folak folak olmak: Fazla sinirlenmek.

Gudur koymak : Şüpheye düşürmek, fitneye yöneltmek.

 

Günü tutmak: Küsmek, konuşmamak.

 

Gücek eşekle kervana katılmak: Boyundan büyük işlere kalkışmak.

 

-H-

Ha sıçtı, ha yüreği yandı: Her türlü durumda sonucun değişmemesi.

 

Ham armut gibi boğaza almak: İnsanı zor durumda bırakmak.

 

Hangi derede tilki öldü: Beklenmeyen bir işin gerçekleşmesi.

 

Haline bakmadan Hasan Dağına oduna gitmek: Yapamıyacağı bir işe soyunmak.

 

Harama uçkur çözmek: Zina yapmak.

Heder etmek: Utanmak.

Heğil heğil etmek: Çok yorulup nefes nefese kalmak.

 

Heybesini doldurmak: Bir işten kazançlı çıkmak.

 

Hezen gibi uzatmak: Bayıltacak kadar dövmek.

 

-I,İ-

 

Irgat etmek: Bir işi yapmak için adam tutmak.

 

İç güveyiden beri halli olmak: Emir altında yaşar durumda olmak.

İçkilde kalmak: Merak içinde kalmak, haber almamak.

İlistirden geçirmek: Her yönüyle incelemek.

İpini çeksen bin yamalığı dökülmek: Çok fakir ve perişan olmak.

İt gibi çemkürmek: Boşuna çene yormak.

-K-

Kanlı kinli olmak: Düşman sahibi olmak.

 

Kapalı bacalı olmak: Kavgalı olmak.

 

Kara sakız gibi yapışmak: Sırnaşık olmak, musallat olmak.

 

Karış vermek: Beddua etmek.

 

Katıklık etmek: Herhangi bir madde ile ekmeği yenir duruma getirmek.

 

Kazı koz, kocakarıyı kız anlamak: Her şeyi ters anlamak.

 

Keseri kendine yontmak: Bir işi kendi hesabına göre yapmak.

 

Kıl ipiyle boğmak: Dara getirmek, sıkıştırmak.

 

Kırk yıldan beri patriğin eşeğini gütmek: Aynı şeyi sürekli tekrarlamak.

 

Kıtır olmak: Bir kimsenin söz ve davranışından rahatsız olmak.

 

Kıçı ile dağ devirmek: Sakar davranmak.

 

Kıçında don yok, poyraza karşı durmak: Boyunu aşan işlere kalkışmak.

 

Kirkorun zurnasını çalmak: Alıştığı bir şeyi sürekli tekrarlamak.

 

Kökü kövreği olmamak: Soyu sülalesi olmamak.

 

Kör öküzün döneği bellemesi: Bir şeyi sürekli tekrarlamak.

 

Köstü gibi tepmek: Bir şeyi gizlice yapmak.

 

Kuruyup kövreğe dönmek: Çok zayıf olmak.

 

Kuyruğunu kaldırsan Sivas eli gözükmek: Çok fakir olmak.

 

-L-

Laf olsun çanak dolsun: İş olsun diye konuşmak.

 

Lafa omuz vermek: Dinler gibi görünüp dinlememek.

Lafı sözü çıkmamak: Sakin olmak, hiç bir kötülüğü duyulmamak.

 

-M-

Madası olmamak: İştahsız olmak.

 

Madasına bakmamak: İştahına bakmamak.

 

Madası kaçmak: İştahı kapanmak.

 

Mayıl mayıl bakmak: Anlamsız gözlerle süzmek.

 

Mırıkları düşmek: Üzgün olmak, umudunu yitirmek.

 

Mırıkları inmek: Sinirleri yatışmak.

 

Mırın kırın etmek: Tam istekli olmamak.

 

Mudara etmemek: Tenezzül etmemek.

Mudarası olmamak: İhtiyaç duymamak.

 

Mungariz olmak: Rezil ve perişan olmak.

 

-N-

Nahyetmek: Utanmak, arlanmak.

Ne kokmak ne bulaşmak: Kimseye fayda ve zararı olmamak.

 

Nisbet etmek: Birine inat için hareket etmek.

-O,Ö-

Oğul balı olmak: Bir işin kalitesinin yüksek olması.

 

Oğul ekmeği yemek: Çocuklarından (evlatlarından) iyilik görmek.

 

Omuzundan atmak: Bir işin sorumluluğundan kurtulmak.

 

Oturaklı olmak: Ölçülü ve ağırbaşlı olmak.

 

Öksüz elinde fetil gözlemek: Yoksul ve zavallı insanların hakkını yeme fırsatı beklemek.

 

Öğürseğe gelmek: Cinsel arzularının peşinde olmak.

 

Öküz gibi böğürmek: Kaba ve çirkin ses çıkarmak.

 

Öküz olup köpe sıçmak: İş yapar duruma gelmek.

 

Öküzü yiyip boynuzunu öğlelik götürmek: Çok obur olmak, iştahı fazla olmak.

 

Önü darı kavurup arkası harman savurmak:Birbirine zıt şeyleri bir anda yaşamak.

 

Önünden geçmek: Danışmak, düşüncesini öğrenmek.

 

Örkeni uzamak: Zalimlerin zulümlerinin devam etmesi.

-P-

Pılını pırtısını toplamak: Nesi varsa almak.

 

Pıtrak gibi olmak: Sert ve hareketli olmak.

 

Pul pıtrak olmak: Çok güzel ve şık giyinmek.

 

-S,Ş-

 

Salla sırt etmek: Sırtına vurup götürmek.

 

Saban sildirmemek: Haksız olduğu halde karşısındakine söz hakkı vermemek.

 

Sac ekmeği gibi olmak: İki yüzlü olmak.

 

Sap yiyip saman sıçmak: Ne yaptığını bilmemek.

 

Saplık kırmak: Ölçüsüz olmak.

 

Sel önünden kütük kapmak: Beklenmedik bir zamanda çıkar sağlamak.

 

Sılı sıtırı olmamak: Düşüncesiz söz söylemek.

 

Sırımı yiye yiye çarığa dadanmak: Herhangi bir şeye alışkanlık kazanmak.

 

Sırım olmak: Dayanıklı ve inatçı olmak.

 

Sırtına gök gürlememek: Gelişememiş olmak, zayıf kalmak.

 

Sıtkı sıyrılmak: Nefret etmek.

 

Sim sim durmak: Sinsice hareket ederek fırsatını gözlemek (aleyte).

 

Simbil olmak: Yavaş olmak.

 

Sofranın alt başına kavganın üst başına geçmek: Ortama göre kendini ayarlamak.

 

Soyulmamış kavağa çıkmak: Zor işi başarmak, haşarı olmak.

 

Sulu dereye götürüp susuz getirmek: Aldatmak, kandırmak.

 

Sütlerini yere sağmak: Bir işin olması için çok yalvarmak.

 

 

 

-T-

Tutar yeri kalmamak: Bütün imkanlarını yitirmek.

 

-U,Ü-

Uçkuruna düşkün olmak: Hovarda olmak, kadın kız ayaklarında olmak.

 

Üç günlük seyisliğiyle beş günlük at pisliği karıştırmak: Acemi olduğu halde ustalık taslamak.

 

-Y-

Yağlı yavan dememek: İyi kötü ayırmamak.

 

Yalın yapırdak olmak: Maddi yönden zayıf olmak.

 

Yarım ekmekle ferfeneye katılmak: Kendi gücünden büyük işlere karışmak.

 

Yaşmak tutmak: Büyüklere saygı duymak, sesli konuşmamak.

 

Yavan yaşuk dememek: Her duruma razı olmak.

 

Yel önüne, sel önüne koşmak: Her işe gitmek.

 

Yerük yermek: Aş ermek.

 

Yolu yolsuza duş gelmek: İşinin ters gitmesi, anlayışsız kişilere muhtaç olmak.

 

Yöre bağlamak (tutmak): Güçlenmek, maddi varlık kazanmak.

 

Yumurtadan yonga çıkarmak: Aşırı derecede cimri olmak.

 

Yumurtaya küskü takmak: Küçük bir işi büyütmek.

 

-Z-

Zarızinge olmak: Perişan olmak.

 

Zırnık göstermemek: Kimseye birşey vermemek.

 

Zıp gelmek: Herhangi bir işe az gelmek, yetersiz olmak

 

Zıvanadan çıkmak: Kontroldan çıkmak, Uygunsuz davranışlara girmek.

 

Zurnanın zırt dediği yere gelmek: İşin en son noktasına gelmek.

 

 

 

 
  Bugün 7 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol